Ev Ödevleri Krizi Nasıl Yönetilir?

İçerik: 

Eyvah Çocuğum Ders Çalışmıyor! 

Ödev yapma süreci sizin evde de mi sancılı geçiyor? Çocuğunuz ödev yapma konusunda inatlaşıyor mu?
“Geldiği gibi çantayı kapının önüne koyuyor, ertesi sabaha kadar yüzüne bile bakmıyor.”, “Ben söylemesem ödevleri yaptığı yok ya da üstün körü yapıyor.”, “Ödev kelimesini duyunca kaçıyor, bahaneler üretiyor, başına oturtunca canı sıkılıyor.” Dediğinizi duyar gibiyim. Yalnız değilsiniz! Birçok ebeveyn, çocuk ve öğretmen ödev yapma konusunda çatışma içerisinde. Tabi bir de uzun bir yaz tatili dönüşü olduğunu düşünürsek bu çatışmaların şu an daha çok gündemde olduğunu ve çocukların bu sürece daha zor uyum sağladığını söyleyebiliriz.
Peki, çocuğu ev ödevi konusunda nasıl hazırlamalı ve uyumunu nasıl arttırmalı? Ödev yapmak istemeyen çocuğa nasıl yaklaşmalı? Çocuk ödev yapmaya nasıl teşvik edilmeli?

Ödev Yapma Alışkanlığını Çocuğunuza Nasıl Kazandırabilirsiniz?

Ev ödevleri çocuğa öğrenme süreçlerinin desteklenmesi, sorumluluk bilinci ve çaba harcayarak bir işin üstesinden gelebilme becerisi kazandırma gibi amaçlarla verilmektedir. Yalnız, ev ödevi kişiye sorumluluk kazandıran tek araç değildir. Ayrıca sorumluluk bilinci başka alanlar ile desteklenmiş çocuk bu görevi de daha uyumlu şekilde yerine getirecektir.

Çocuklara “Ödev yapman gerekiyor.” gibi bir cümle söylendiğinde çocukların birçoğu “Neden oyunumu ya eğlendiğim bir aktiviteyi bırakıp sıkıcı olan dersi yapayım ki?” diye düşünüyorlar. İşte tam da bu noktada ev ödevleri krizinin ilk aşamasını çözebilmek için çocuk için yapması gereken şeyin anlamlı hale getirilmesi önemli.

  • Çocuğuna ödevin kendisine neden verildiğini sorabilirsiniz. Böylece çocuğunuzun ev ödevleri konusunda düşüncelerini anlayabilirsiniz.
  • Ödevlerin asıl amacının verilen bir işin sorumluluğunu üstlenme, kendi başına yapabilme becerisi kazanabilme ve öğrenme süreçlerini destekleme olduğunu çocuğunuzun yaşına uygun dille anlatabilirsiniz.
  • Ödev yapmanın ya da yapmamanın ona ne kazandırıp kazandırmayacağını konuşabilirsiniz.
  • Ödev öğretmen verdiği için yapılan bir görevmiş gibi çocuğa yansıtılmamalı. “Eğer ödevini yapmazsan yarın öğretmenine hesap verirsin.”, “Sen bu ödevi yap, ben öğretmeninle konuşacağım.” gibi cümleler çocuğa ödevin öğretmenden kaynaklandığını ve gereksiz olduğunu düşündürebilir.
  • Ödevin ne yarar sağladığı çocuğa anlatılırken anne ve baba birbirleriyle tutarlı olmalıdır.

Çocuğun okuldan gelmesinin hemen ardından çocuğun ödev yapması beklenmemelidir. Onun da tıpkı iş yaşamında olan kişiler gibi sabah evde çıkıp uzun bir süre yoğun bir tempoda bulunduğunu unutmamalısınız. Biraz empati kurmak işe yarayabilir.  Çocuğunuz da dinlenmek isteyecektir.

  • Çocuğunuz okuldan gelir gelmez “Ödevin var mı?”, “Ödevini ne zaman yapacaksın?”, “Ödevini yap.” gibi cümleler kurmamalısınız.
  • Bir süre çocuğunuzun dinlenmesine fırsat tanımalısınız.
  • Sık sık ödevi sormamalı ya da hatırlatmamalısınız.
  • Çocuğunuz okuldan gelince ikindi kahvaltısı, sohbet ya da oyun aktiviteleriyle vakit geçirebilir.
  • Dinlenmek için yeterli süre geçince ödevlerle ilgili konuşulabilir.
  • Ödev saatini çocuğunuzla beraber önceden konuşup belirleyebilirsiniz. Mesela çocuğunuzun hem dinlenmiş olduğu hem de ödev yaptıktan sonra kendine vakit ayırabileceği saat olabilen 17.00 civarlarını ödev saati olarak düşündünüz. Bu saate karar verirken çocuğunuza “Ödev yapma saatin 17.00 mi olsun 17.30 mu diye sorabilirsiniz. Böylece çocuk günlük aktivitelerini planlama becerisi de kazanabilir.

Bazı çocukların ödevlerini salonda, mutfakta, yatakta ya da koltuklarda yaptıklarına ya şahit oluyorum ya da bunu duyuyorum.  Televizyonun bulunduğu salon, işlevinin uyku sürecinde olduğu yatak gibi yerlerde ödev yapma sağlıklı bir süreç değildir. Çocuğun ödev yaptığı yer önem oluşturmaktadır.

  • Ödev yaparken çocuğun dikkatini odaklayabilmesi ve düşünebilmesi önemlidir. Bu sebeple ödev yapılan yer bunları sağlayacak durumda olmalıdır.
  • Gürültülü olmayan görece sessiz, insanların sıklıkla girip çıkmadığı bir ortam tercih edilebilir. Çocuğun odasının bir köşesi(çalışma masası) ödev için düzenlenebilir.
  • Bu köşe iyi aydınlanan rahat bir köşe olursa daha uygun olur.
  • Ödev yapılan ortamın dikkat dağıtacak unsurlardan(posterler, televizyon gibi) arınmış olması da önemli bir adımdır.

Çocuğunuzun yaptığı ödevde mükemmeli aramamalısınız. Ödevleri harika yapmak değil ödev yaparken ne öğrenildiği önemli. Yapılan ödev size hoş görünmeyebilir ama o sizin ödeviniz değil çocuğunuzun ödevi, elinden geleni yapıp çaba göstermesi yeterli.

  • Hatası varsa düzeltmesi için teşvik edebilir ve yardımcı olabilirsiniz.
  • Ancak;  “Bu ödev güzel olmamış.”, Hadi bu sayfayı sil yeniden yap.”, “Çok çirkin görünüyor öğretmenin beğenmeyecek.” gibi şekilci cümleler kurmamalısınız. Çünkü böyle durumlarda çocuğunuz “verdiği emeğin boşa gittiğini” düşünüp üzülebilir ya da “Nasıl olsa yatığım ödev beğenilmiyor.” diye düşünüp uğraşmayabilir.
  • Güzel olmayan yazıları sildirip tekrar yazdırmamalısınız.
  • Güzel yazdığı kısımlara odaklanarak onu başarı konusunda motive edebilirsiniz. “Bak bu iki kelimeyi/cümleyi güzel yazmışsın. Zaman içerisinde diğerleri de bunlar kadar güzel olabilir.” gibi.

Ödev konusunda ebeveynlerin tutumlarına bakıldığında üç ayrı tutumdan bahsetmek mümkün.  Çok müdahaleci, hiç müdahale etmeyen ve destekleyici. Bazı ebeveynler ödev yaparken çocuğun yanından ayrılmamayı, bazı ebeveynler çocuğu kendi haline bırakmayı bazıları ise ödev yaparken çocuğa yol göstermeyi tercih etmektedir. En sağlıklı tutumun destekleyici tutum olduğu söylenebilir.

  • Ödevi düşünme, hatırlatma, yaptırma gibi sorumluluğu siz üstlenmemelisiniz.
  • Ödev boyunca çocuğun yanı başında oturmamalı, sürekli hatalarını düzeltmemelisiniz.
  • Kimi zaman sosyal medyada ya da haberlerde bazı fotoğraflara rastlıyorum. ‘Anne ya da baba ödevi yaparken çocuk yanında ya uyuyor ya da televizyon izliyor.’ Aslında müdahaleci ebeveyn davranışını yansıtan fotoğraflar. Ödevi çocuğunuzun yerine siz yapmamalısınız. Çocuklarınızın yerine ödevi siz yaptığınızda onlar “Zaten benim yerime annem babam yapıyor, ben yapmasam da olur.” diyerek çaba göstermeyebilirler. Diğer yandan sorumluluk bilincini geliştiremeyeceklerdir.  Önemli olan ödevin yapılması değil, çocuğun ödev konusunda sorumluluk kazanmasıdır.
  • Ödev yaparken çocuğunuzu bir başına bırakmaktan, hiç yardımcı olmamaktan da kaçınmalısınız. Böyle durumlarda çocuk zorluklarla baş etmeye çalışırken yalnız olduğunu düşünebilir ve kendin yetersiz hissedebilir.
  • Anne baba olarak yapmanız gereken çocuğunuzun yerine ödev yapmak değil ona nasıl ödev yapabileceğini göstermektir.  Bilirsiniz, “Bana bin balık vereceğine, bana balık tutmayı öğret.”
  • Sözlüğe nasıl bakabileceğini, abaküsü ya da hesap makinesini nasıl kullanabileceğini, cetveli ya da kalemi nasıl tutması gerektiğini gösterebilir ya da defterin hangi köşesinden yazması gerektiğini söyleyebilirsiniz.
  • Destek ve teşvik edici olmanız öğrenme süreçlerinin olumlu ilerlemesi için önemlidir.

Geçtiğimiz günlerde soru cevap yapılan bir sitede yeni öğretmen olduğunu tahmin ettiğim bir kişi ödev yapmayan öğrencilere nasıl davranması gerektiğini  ‘tecrübeli’ öğretmenlere sormuş. Onlar da “arka sıraya oturt, böylece dışlandığını bilir arkadaşları da ona tuhaf bakar o da bir daha ödevini yapar.”, “ tek ayak üzerinde beklet.”, “ödevini yapan çocukları fazlaca öv, ona güzel kelimelerin zıttını söyle.”  gibi tavsiyelerde bulunmuşlar!!!  Evet, bunları söylerken çocuklardan bahsediyorlar. Evet, ödevini yapmazsa cezalandır, diyorlar. Bu oldukça sağlıksız ve bilinçsiz bir yaklaşım.

  • Ödevini yapma konusunda direnç gösteren çocuğa ceza verilmemelidir. Aksine ödeve teşvik edilmelidir. Ceza onu ödevlere karşı daha da ilgisiz yapacaktır.
  • Sevgi çekme ile cezalandırılmamalı, aksine sevginin gücü kullanılmalıdır.
  • İstediği bir şeyden mahrum bırakılmamalıdır.
  • Ödevini yapmıyor diye sürekli şikayet etmek yerine ödevlerine övgü dolu sözlerle yaklaşılmalı, takdir edilmelidir. Kendisinin en sevdiği ödevin hangisi olduğu sorulabilir.

Bütün bunlarla birlikte kendinizi çocuğunuzun yerine koymayı ve onun yalnızca bir çocuk olduğunu unutmamalısınız.
Sevgilerimle.